YALIN
Yazılım geliştirme şirketlerinde yaşanan sorunlara neden olan en temel sıkıntı, waterfall metodta değişiklikleri esnek şekilde yönetememektir. Çünkü waterfall metodta, ihtiyacın en başında bütünün iletildiği, sonrasında değişmeyeceği varsayımı ile hareket edilir.
Müşteri isteklerinde değişiklik ihtiyaçları, değişen piyasa koşulları, değişen teknolojiler bu kadar dinamikken, waterfall uygulamaya devam edildiğinde karşılaşılan sorunlar, ancak semptomları gidermek için ekstra çaba sarfedilmesine neden oluyordu. Sevindirici olan şu ki, artık pek çok şirkette kök nedenin waterfall uygulamak olduğu anlaşıldı ve büyük bir hızla şirketlerde Agile dönüşümleri başladı.
Yazılım geliştirme şirketlerinin birçoğundaki en temel problemler; kaynakların kıt olması, projelerin planlanan bütçe ile çoğu zaman bitirilememesi, projelerin zamanında teslim edilememesi, müşteri memnuniyetinin düşük olması, gereksiz yere yapılan yazılım geliştirmelerden gereksiz stokların oluşturulmasıdır.
Bu tip probelemlerle karşılaşıldığında da genelde kök nedenle ilgilenilmez ve problemin semptomlarına karşı çözümler üretilmeye çalışılır. Örneğin değişen müşteri istekleri, projeyi geciktirir çözüm olarak projeye ilave kaynak atanır. Oysa ki kök neden müşteri isteklerini esnek yönetememektir. Amaç projenin başında bütün gereksinimleri belirlemek değil, müşterinin ihtiyacını tam olarak karşılanmak olmalıdır. Bu sebeple de, müşteri tarafından iletilen değişiklikleri avantaj olarak görüp, projenin ilerleyen safhalarında bile gereksinim değişiklikleri kabul etmek, müşteri ihtiyacının tam olarak karşılanmasını hedef haline getirmek gerekir.
Yazılım dünyasında, değişiklik taleplerinin gelmeyeceği varsayımı ile hareket etmek çok gerçekçi değildir. Çünkü genelde müşteriler projenin başında resmin bütününü görüp, isteklerini tam olarak iletemezler. Ya da değişen piyasa koşulları, projenin başında ilettikleri isteklerini değiştirmelerine neden oluyor olabilir. Değişiklikleri ve yeni istekleri esnek şekilde yönetebilme prensibini benimsemek gerekir.
Geleneksel yazılım geliştirme yöntemlerinde, müşteri istekleri bir seferde toplanmaya çalışılır biriktirilir, kodu yazılmak üzere stoklarda bekletilir. Değişen müşteri istekleri stoklu çalışma prensibinde israfa neden olur. Bu itme prensibidir. İtme prensibi ile hareket eden waterfall metodlarda, analiz aşamasından sonra gelen bir gereksinim değişikliği, bütün analize etki edebilir. Şelale metodunun hangi aşamasında bulunduğuna göre de hatayı düzeltme maliyeti çok fazla olabilir. Agile yaklaşımlarda ise, çekme prensibi benimsenir ve değişen müşteri istekleri israfa neden olmaz. Çünkü çekme prensibinde stoklu çalışmak ve biriktirmek yoktur. Değişen müşteri isteklerine göre geliştirme yapılır. Çekme sistemlerinde biriktirilmeden hatalar farkedilebileceğinden, bu anlamda bir israf olmaz. En temel ilkesi geliştirmenin müşterinin istediği anda ve istediği miktarda yapılması ve stok fazlasının bulundurulmamasıdır.
Hedef en düşük maliyetle, kıt kaynakların çok daha tasarruflu kullanılacağı, müşteri tatmininin en üst düzeyde olacağı, projelerin planlanan bütçe ile zamanında teslim edilmesi, minimum stokla israftan ve değer katmayan unsurlardan arınmış bir düzende yazılım geliştirme yapabilmektir. Bu saydığımız prensipler yalın üretimin ta kendisidir. İkinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıkmış, 1950’lerin Japonya’sının ekonomik kalıkınmasının formülüdür Yalın üretim.
Müşteri memnuniyetini sağlamanın ve rekabet gücümüzü arttırabilmenin yolu, yazılım dünyasında yalın üretim felsefesini benimsemiş Agile yaklaşımlarla çalışmak olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder